Serbest Kürsü etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Serbest Kürsü etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Merak Edilenler !

Merhaba dostlar, öncelikle sitemi takip eden, okuyan, öğrenen,destekleyen herkese teşekkürler..

İsterseniz merak ettiğiniz sorulardan başlayalım..

Bunları Biliyormuydunuz ?

Sahra Çölündeki Tidikelt kasabasına on yıl boyunca hiç yağmur yağmamıştır.
Eskimolar buzdolaplarını yiyeceklerin donmaması için kullanırlar.
Dünya üzerinde barkodla satışa sunulan ilk ürün Wrigley’s sakızları.
Eğer Çok şiddetli hapşırırsan, kaburgalarından birini kırabileceğini?
Hapşırmayı engellemeye çalışırsan, basındaki veya boynundaki damarlardan birinin yırtılabileceğini ve ölebileceğini?
Kendi dirseğini yalamanın imkansız olduğunu ?
1 saat sureyle kulaklıkla bir şey dinlemenin kulaktaki bakteri sayısını %700 arttırdığını?
Çakmağın kibritten önce bulunduğunu
Hapşırdığın sırada gözlerini acık tutmaya çalışırsan, yerlerinden fırlayabileceklerini?
Dünyadaki fotokopi makinelerinde meydana gelen arızaların %23 ünün, makinenin üstüne oturup kendi popolarının fotokopisini Çekmek isteyen insanlar sayesinde meydana geldiğini?
İdrarın zifiri karanlıkta parladığını?
Ay, her yıl Dünya’dan yaklaşık 5 cm. uzaklaşmaktadır.
Atmosfere günde 20 milyon meteorit girer ancak bunların çoğu bir toz zerresinden büyük değildir.
Uzay Mekiği fırlatılışı sırasında atmosfere salınan zehirli madde miktarı, yaklaşık 35 ton’dur.
Güneş sistemine en yakın yıldız olan Proxima Centauri’nin Dünya’ya uzaklığı, 4.3 ışık yılıdır.
Dünya yörüngesinde bulunan ve yaklaşık 1 cm’den daha büyük boyuttaki cisimlerin sayısı, yaklaşık 150.000′dir.

İlginç Yasaklar



Otomobilinin karşısına at arabası çıkan sürücü, otosunu kenara çekmek zorundadır - Danimarka 
Demiryolunda öpüşmek yasaktır - Fransa 
Domuzlara “Napolyon” isminin verilmesi yasaktır - Fransa 
Arabasının altında birinin bulunduğunu gören sürücünün otomobilini çalıştırması yasaktır - Danimarka

PDO (Php Data Objects) nedir ?

“PHP Data Objects (PDO) eklentisi PHP içerisinde veritabanlarına erişim için küçük, kararlı bir arayüz tanımlar. PDO arayüzünü implemente eden herbir veritabanı sürücüsü kendi eklentilerindeki veritabanına has özelliklerini kullanılabilir hale getirirler. PDO eklentisinin kendisi ile herhangi bir veritabanı işlevi yerine getiremezsiniz. Veritabanına erişmek için veritabanına has PDO sürücüsünü kullanmalısınız.

PDO veri-erişim katman soyutlaması sunar, yani kullandığınız veritabanı ne olursa olsun sorgu ve veri çekmek için aynı fonksiyonları kullanırsınız. PDO veritabanı soyutlaması sağlamaz; SQL in yeniden yazılması değildir, veya eksik özelliklerin tamamlanması değildir.

Php kendi sayfasında tanımladığı biçimiyle ve benim bedbahd ingilizcemin yettiği kadarıyla çevirisi bu biçimde. Şimdi durumu sadeleştirmek gerekirse. PHP nin Nesne Yönelimli Programlamaya ağırlık verdiği 5 sürümü ile gelen PDO bir veri erişim katmanıdır, PDO interface ini implemente ederek oluşturulmuş sürücülerini kullanarak standart bir veri erişim modeli oluşturmaktadır. PDO da standard fonksiyonlar vardır: exec,query,fetch v.b. Bu fonsiyonlar sürücü desteği bulunan bütün veritabanları için aynıdır.

Örneğin MySql e sorgu yapmak için PDO->query() metodu kullanılacaksa firebird..

PgSql veya Oracle (PDO interface ini implemente ederek oluşturulmuş birkaç sürücü daha mevcuttur; IBM,Informix,SqLite,Sybase,MicrosoftSQL,ODBC) içinde aynı metod kullanılacaktır. 

Bu da bize farklı veritabanları kullanmamız gerektiği zaman bunların PHP için olan eklentilerine dalıp farklı fonksiyonları içerisinde kayolmamızın önüne geçmekte. 

Tabi sağladığı yararlar bununla sınırlı değil, ileride kullandıkça örneklerimizdeki açıklamalarla sağladığı faydalar daha net anlaşılabilir.

PDO 5.1 sürümü ile kullanılmaya başlamıştır. PDO yu kullanabilmek için  php.ini dosyasındaki PDO yu etkinleştirmelisiniz bununla birlikte veritabanına has olan PDO sürücüsünü de etkinleştirmelisiniz. 

Yoğun biçimde MySql kullanıldığı için biz MySql eklentisini etkinleştireceğiz, bunun için php.ini ye şu satırları ekleyebilirsiniz;

[PHP_PDO]
extension=php_pdo.dll
[PHP_MYSQL]
extension=php_mysql.dll

Bu adımdan sonra bir örnek ile PDO kullanımını açıklayalım => Örnek 

Yukarıdaki örneği açıklayalım. PDO kurucusunda bulunan “dsn” parametresi PDO nun hangi veritabanı sürücüsünü kullanacağını belirlemesine yardımcı olan veriyi barındırır. 

Burada “mysql” yerine “mssql” veritabanına bağlanmak isteseydik “dsn” imiz şöyle olacaktı: ‘mssql:host=localhost;dbname=test’. 

Bu durumda PDO MsSql sürücüsünü arka planda yükleyecekti (tabi MsSql sürücüsünü öncelikle sizin aktif etmiş olmanız şartıyla).

Burada PHP de daha önce olmayan ve 5. versiyonu ile gelen “try catch” bloğundan bahsetmek gerekecek sanırım.  “try catch” bir hata yakalama ve oluşan hatayı göz ardı etme mekanizmasıdır diyebiliriz kabaca. İki bloktan oluşan bu yapı ile ulaşılmaya çalışılan sağlamlıktır. Uygulamada bir hata gerçekleştiğinde oracıkta sonlanmak yerine size bu hatayı yönetebilmenize olanak sağlar.

Örneğimizdeki “try catch” bloğunda PDO kurucusu sağlıklı çalıştığında ve veritabanı bağlantısını sağladığında “try” blogu çalışacak ve sorgu sonucu yazılacak ekrana. Bir hata meydana geldiğinde ise “catch” bloğu çalışacak ve meydana gelen hata ekrana yazılcaktır.

PDO ile ilgili örneklere ve PHP5 yeniliklerine ilerleyen zamanlarda değinilecektir.

Zamanda Yolculuk


Kod Yazmak (1)

Bu işin altın kuralı sağlam psikoloji ve bilgidir.. Genelde moraliniz yüksekken başlayın ki verimli çalışmalar gerçekleştirin...

Gerçekleştirdiğiniz projeleri sevin ve bir koder olduğunuzu hiç aklınızdan çıkarmayın.. Herkesin bilmediği bir dili sembollerle konuşturduğunuzun bilincine varın ve yaptığınız için kutsallığının farkındalaşın..
 
Özgün olmaya çalışın.. Koderler için bu da çok önemli bir kuraldır. Özgün olmayan birşeylerin fazla ömürleri olmaz.. Gelip geçici projelere imza atmak istemeyenler kendi yorumlarını katacakları kodlar yazmalıdır.


Kod yazarken sıvı tüketimine önem verilmelidir. Ki bu sağlıklı düşünmeyi olumlu yönde tetikler...

Kod yazarken müzik dinlemeyi sevenler hareketli müzikler yerine slow müzikler tercih etmelidirler.. Çünkü hareketli müzikler her ne kadar canlılık, enerji veriyor gibi görünseler de zihni gereksiz yere kendine odaklamaktadır.. Halbuki bizim kod yazarken zihnimizi ciddi derecede meşgul etmeyecek dinlerken keyif verecek bir fon müziğine ihtiyacımız vardır. Bu tarifte kuşkusuz slow müzikle örtüşmektedir..

En önemli maddelerden biride oda sıcaklığıdır.. Çok sıcak yada soğuk olması bizi negatif yönde bir bıkkınlığa sevkedebilir..Oda sıcaklığı rahat edebileceğimiz derece tespit edilecek klima yada havalandırma yardımıyla stabil ayarlanmalıdır..

Klavyemiz yada mausemuz pilli ise yedek piller ayarlanmalı..Laptop kullanıyorsak şarj durumu kontrol edilmelidir ki planlanmamış aralar vermek zorunda kalarak projeden soğumayalım..
Projelerimi kodlarken kullandığım Asus klavye ve mauseum

Kendimden örnek vermem gerekirse yeni bir proje kodlamaya başlarken yumuşak tuşlu ve kablolu klavye ve mause tercih ediyorum.. Ve aynı zamanda sık sık klavyemi yenilerim.. Çünkü böyle ufak yenilikler emin olun motivasyon ve konsantrasyonu pozitif etkiliyor.. Genellikle oyun klavyeleri tercih ediyorum ama şu sıralar bu kuralları biraz aşmış durumda projelerimin kodlamalarını yedek pillerimi stoklamak koşuluyla ''Asus" kablosuz klavyem ve mauseumla kodlamaktayım..

Hemen hemen her projeye başlamadan önce iyi bir dinlenin ve günlük periodlarda en az 8 saat uyumaya özen gösterin.. Çünkü emin olun iyi dinlenmezseniz gözünüzün önünde duran en kolay bir kod parçacığı hatası bile dikkatinizden kaçabiliyor.. Gerekiyorsa geç olsun temiz olsun mantığı gütmeye çalışın..

Kısa ve öz aralar vermeye özen gösterin..Çünkü yıllardan beridir zihnimize hep şu mantık yerleşmiştir.. "TENEFÜS"...
Şunu bilin ki bu kısa molalar bakış açımızı değişik açılardan yenilememize destek olabilecek bir etkendir.

Şimdilik bu kadar yazımın (2). bölümünde görüşmek üzere...

Mac mi Windows Mu ? (1)


İşletim sistemlerinin verimlilikleri kullanıcının kullanım alanına göre değişkenlik gösterirler..
Ben bir web developer olarak kullandığım programları en ergonomik olarak çalıştıran işletim sistemini tercih ediyorum, doğal olarak cevabı tahmin ettiğinizi düşünüyorum..

Tabiki windows ! Yaklaşık 10 yılı aşkın süredir hemen hemen bütün çalışmalarını windows bilgisayarlarda kodlayan bir developer olarak bu makaleyi yazarken yanlı birşeyler yazmamaya özen gösterdiğimide bilmenizi istiyorum... 

Çünkü aynı zamanda bir mac kullanıcısıyım da !

Web çalışmalarımı genellikle windows bilgisayarımda gerçekleştirmemeye özen gösterdiğim dönemlerde bile mac os x tabanlı bilgisayarımdaki hemen hemen her başladığım kodlama windowsta tamamlandı...
Ama müzikal anlamda yürüttüğüm çalışmalarımda bu durum geçerli değil...
Mac os x tabanlı bilgisayarlardaki studyo programları hep bana daha ergonomik geliyor..
Ve çizim alanında yaptığım çalışmaları da unutmamak gerek..
Mac os x 'in sayısal zekası işte bu raddede ortaya çıkıyor..
Ama genel olarak müzik ve grafik geliştiricilik hayatımda her zaman web geliştiricilikden bir adım geriden geldiği için pekte mac os x tabanlı bir bilgisayara pekte ihtiyacım olmadı...

Müzikal anlamda da aslında pekte mac os x tabanlı bir bilgisayara yüzde yüz ihtiyacımız da yok ! İyi bir ses kartı hemen hemen işimizi çözecektir... Neyse bu olayın başka bir boyutu tabiki.. Çizim açısına gelirsekte windows bilgisayarlarda da iyi bir ekran kartına sahipsek işimizi görecek grafik çizimler gerçekleştire de biliriz aslında...

Windows'ta  mac için her zaman bir alternatif var ... 

Biri hariç ! '' Virüsler''

Bu sorun her internet kullanıcısı için ciddi bir problemdir..İnternette her an bir virüs bulaşma tehlikesiyle karşı karşıyayız. Bu acı gerçek mac'i windowsa oranla bir adım öne çıkarmakta.. Çünkü hemen hemen internette bulunan virüsler windows tabanlıdır..
Ama bu mac tabanlı virüs yazılamaz anlamına gelmez.. 
Bugünün koşulları gereği bu böyledir...
Ama bununda önüne windows iyi bir virüs programı , güncel bir işletim sistemi ve güvenlik duvarıyla rahatlıkla geçebilir...

Kısacası ''Mac'' mi ''Windows'' mu değil de  ''Kolay'' mı ''Daha Kolay'' mı diye bir başlık atsak da olurmuş...

Zero ( kısa animasyon film )


Hayatının anlamsız olduğunu düşünen insanların bir kez daha düşünmesini sağlayacak güzel ve anlamlı bir kısa film.

Python

Tahmin edebileceğiniz gibi Python (C, C++, Perl, Ruby ve benzerleri gibi) bir programlama dilidir ve tıpkı öteki programlama dilleri gibi, önünüzde duran kara kutuya, yani bilgisayara hükmetmenizi sağlar.

Bu programlama dili Guido Van Rossum adlı Hollandalı bir programcı tarafından 90’lı yılların başında geliştirilmeye başlanmıştır. Çoğu insan, isminin Python olmasına aldanarak, bu programlama dilinin, adını piton yılanından aldığını düşünür. Ancak zannedildiğinin aksine bu programlama dilinin adı piton yılanından gelmez. Guido Van Rossum bu programlama dilini, The Monty Python adlı bir İngiliz komedi grubunun, Monty Python’s Flying Circus adlı gösterisinden esinlenerek adlandırmıştır. Ancak her ne kadar gerçek böyle olsa da, Python programlama dilinin pek çok yerde bir yılan figürü ile temsil edilmesi neredeyse bir gelenek halini almıştır.

Dediğimiz gibi, Python bir programlama dilidir. Üstelik pek çok dile kıyasla öğrenmesi kolay bir programlama dilidir. Bu yüzden, eğer daha önce hiç programlama deneyiminiz olmamışsa, programlama maceranıza Python’la başlamayı tercih edebilirsiniz.

Günlük yaşamınıza şöyle bir bakın. Gerek işyerinizde olsun, gerek evde bilgisayar başında olsun, belli işleri tekdüze bir şekilde tekrar ettiğinizi göreceksiniz.

 Mesela sürekli olarak yazılı belgelerle uğraşmanızı gerektiren bir işte çalışıyor olabilirsiniz. Belki de her gün onlarca belgeyi açıp bu belgelerde birtakım bilgiler arıyor, bu bilgileri düzeltiyor, yeniliyor veya siliyorsunuzdur. 

Bu işlemlerin ne kadar vakit alıcı ve sıkıcı olduğunu düşünün. Eğer bir programlama dili biliyor olsaydınız, bütün bu işlemleri sizin yerinize bu programlama dili hallediyor olabilirdi.
İşte Python programlama dili böyle bir durumda devreye girer. 

Her gün saatler boyunca uğraştığınız işlerinizi, yalnızca birkaç satır Python kodu yardımıyla birkaç saniye içinde tamamlayabilirsiniz.

Yada şöyle bir durum düşünün: Çalıştığınız işyerinde PDF belgeleriyle bolca haşır neşir oluyor olabilirsiniz. 

Belki de yüzlerce sayfalık kaşeli ve imzalı belgeyi PDF haline getirmeniz gerekiyordur. Üstelik sizden bu belgeleri mümkün olduğunca tek belge halinde PDF‘lemeniz isteniyor olabilir. 

Ama o yüzlerce sayfayı tarayıcıdan geçirirken işin tam ortasında bir aksilik oluyor, makine arızalanıyor ve belki de ister istemez belgeniz bölünüyordur.

İşte Python programlama dili böyle bir durumda da devreye girer. Eğer Python programlama dilini öğrenirseniz, internette saatlerce ücretsiz PDF birleştirme programı aramak veya profesyonel yazılımlara onlarca dolar para vermek yerine, belgelerinizi birleştirip işinizi görecek programı kendiniz yazabilirsiniz.

Python programlarının en büyük özelliklerinden birisi, C ve C++ gibi dillerin aksine, derlenmeye gerek olmadan çalıştırılabilmeleridir. Python’da derleme işlemi ortadan kaldırıldığı için, bu dille oldukça hızlı bir şekilde program geliştirilebilir.
Ayrıca Python programlama dilinin basit ve temiz söz dizimi, onu pek çok programcı tarafından tercih edilen bir dil haline getirmiştir. Python’ın söz diziminin temiz ve basit olması sayesinde hem program yazmak, hem de başkası tarafından yazılmış bir programı okumak, başka dillere kıyasla çok kolaydır.

Python programlama dili ve bu dili hakkıyla bilenler sadece uluslararası şirketlerin ilgisini çekmekle kalmıyor. Python son zamanlarda Türkiye’deki kurum ve kuruluşların da dikkatini çekmeye başladı. Bu dil artık yavaş yavaş Türkiye’deki üniversitelerin müfredatında da kendine yer buluyor.

Python’ın yukarıda sayılan özellikleri sayesinde dünya çapında ün sahibi büyük kuruluşlar (Google, YouTube, Yahoo! gibi) bünyelerinde her zaman Python programcılarına ihtiyaç duyuyor. Mesela pek çok büyük şirketin Python bilen programcılara iş imkanı sağladığını, Python’ın baş geliştiricisi Guido Van Rossum’un 2005 ile 2012 yılları arasında Google’da çalıştığını, 2012 yılının sonlarına doğru ise Dropbox şirketine geçtiğini söylersek, bu programlama dilinin önemi ve geçerliliği herhalde daha belirgin bir şekilde ortaya çıkacaktır.

Sözün özü, pek çok farklı sebepten, başka bir programlama dilini değil de, Python programlama dilini öğrenmek istiyor olabilirsiniz.

Bilinmeyen Php fonksiyonları Seri 1


Bir kaç hafta önce kod parçacıkları incelerken yine kulağı tersten tutmaya çalışan
bir kod ile karşılaştım ve “Hazırlanacak Makaleler" listeme not ettim. :)
Kullandığımız diller bize bir çok fonksiyon sunmasına rağmen
bir süre sonra bunlar da yetersiz kalmaya başladı ve “framework" kullanarak
işlerimizi daha da hızlandırmaya çalıştık,
hala da süreçleri daha fazla hızlandırmak için çalışıyoruz. 
Bunun ana sebebi biz yazılımcıların çalışma saatlerini
şirketlere / işverenlere ücret karşılığında
kiralayarak çalışıyor olması sanırım. 
Bu yüzden bizi fazladan kod yazmaktan kurtaracak fonksiyonları zorluk derecesine
bakmadan bu seride paylaşacağım.
Bazı projelerde bol haneli sayıları arayüzde göstermemiz gerekir.
(Örneğin : Kullanıcının kazandığı toplam puan)
Bu tarz durumda ekrana;
1250145 - bir milyon iki yüz elli bin yüz kırk beş - sayısını direk yazarsak
okunması oldukça güç olacaktır.

Bu sayıyı sondan üçer haneler şeklinde ayraçlarla bölmemiz gerekebilir.

number_format fonksiyonundan haberdar olmayan bir coder arkadaşım
aşağıdakine benzer kod yazarak araya ayraçlar eklemiş.

   // Kullanıcının toplam skoru   
   $point = 12684729;   
   // Bu değer kaç haneli?   
   $length = strlen($point);   
   // Geçici değişken   
   $k = 1;   
   // Skorun ayraçlı halini atacağımız değişken   
   $real_point = '';   
   // Skorun hane sayısı kadar döngüye girelim.   
   for($i = $length; $i > 0; $i--) {   
     // Tüm haneleri tersten birer birer alalım.   
     $real_point .= substr($point, $i - 1, 1);   
     // Her 3 haneden sonra ayraç ekleyelim.   
     if($k % 3 == 0 & $i != 1) { $real_point .= ','; }   
     // Katsayıyı 1 arttıralım.   
     $k++;   
   }   
   // Değişkenin değerini ters çevirelim. (Döngü tersten döndüğü için)   
   $real_point = strrev($real_point);   
   // Ekrana çıktı verelim.   
   echo $real_point;   
   // Çıktı : 12,684,729   

Bu örnek daha az satır kod yazarak başka şekillerde de hazırlanabilir. Ben buna benzer bir kod ile karşılaştığım için direk bu örnekten gitmek istedim. Bu kadar kod yazmak yerine Php’nin bize sunduğu fonksiyonu kullansaydık tek satırda işimizi çözecektik. :)



   $point = 12684729;   
   echo number_format($point);   
   // Çıktı : 12,684,729   

Benzer bir işlemi para birimleri için yapmak isterseniz yine imdadınıza yetişecek bir fonksiyon bulunuyor. Para işlemleri için money_format , sayı işlemleriniz için number_format fonksiyonlarını inceleyebilirsiniz.

Google’da çalışmak

Bir yazılım mühendisi olsun olmasın Google’da çalışmak fikri mutlaka bir heyecan yaratır. Herkes dünyayı bu derecede etkileyen, değiştiren ve dönüştüren bütünün bir parçası olmak ister. Elbette ‘içi seni, dışı beni yakar’ misali her firmanın dışarıdan görünen yüzünün ötesinde bir de iç dünyası vardır.


Çoğunlukla sıkıcıdır, birbirine benzer. Ama yansıtılan farklıdır. Örneğin şirket videolarında herkes eğlenir. Oysa gerçek her zaman o kadar eğlenceli olmayabilir. İşler ve ekipler büyüdükçe sistemler devreye girer. Sistemler de genellikle hareket alanını kısıtlar ve yaratıcı beyinler için ters etki yapar. (Başbakanın tabiriyle: ters mıknatıslanma)
google ofis

Heyecanlandırıcı, değil mi? Ama benim aklıma hep bir kutuyu 1 piksel sağa kaydırmak için 10 yetkiliyi ikna etmek zorunda kaldığı için istifayı basan o büyük tasarımcı geliyor…
Hepsi bir yana; tahmin edeceğiniz gibi neredeyse bütün parlak beyinlerin fantezilerini süsleyen Google’da kollarını açmış sizi beklemiyor. Aksine en parlağın parlağını bulmak; işveren açısından cebine koyduğu her kuruşun karşılığını fazlasıyla alabilmek için ince eleyip, sık dokuyor. Hatta çok ince eleyip, sımsıkı dokuyor diyelim.
  • Bir otobüse kaç golf topu sığar?
  • Bozuk para boyutuna ininceye kadar sıkıştırıldınız ve kütleniz orantısal yoğunluğunuzu koruyacağınız kadar ufaldı. Ardından bir kıyıcı (blender) içine atıldınız ve 60 saniye içinde çalışmaya başlayacak. Ne yapardınız?
  • Veritabanının ne anlama geldiğini sekiz yaşındaki kuzeninizin anlayacağı bir şekilde açıklayın.
  • Saatin akrep ve yelkovanı günde kaç kere üst üste gelir?
  • A noktasından B noktasına ulaşman gerek ama başaracağın kesin değil. Ne yaparsın?
  • Dolabında o kadar çok tişört var ki seçmekte zorlanıyorsun. Daha kolay seçim yapmak için ne yaparsın?
  • Bir köyde her 100 evli çiftin birinde koca, karıyı aldatıyor. Her kadın kendi kocası dışında hangi erkeğin aldattığını biliyor. Köyde zina yasak ve kadına kocasının aldattığını ispatladığı anda öldürme yetkisi veriyor. Hiçbir kadın bu kurala karşı koyamıyor. Bir gün kraliçe köyü ziyaret ediyor ve en azından bir erkeğin zina yaptığını söylüyor. Ne olur?
  • Hep erkek çocuk istenen bir köyde aileler erkek çocuk doğuncaya kadar doğurmaya devam ediyor. Erkek doğarsa da artık çocuk yapmıyor. Bu köyde kızların erkeklere oranı ne olabilir?
  • Bir otoyolda 30 dakika içinde bir araca rastlama oranı yüzde 0,95 ise
  • 10 dakikada rastlama oranı nedir?
  • Kolundaki saat 03:15. Akrep ve yelkovanın açısı kaçtır? (Sıfır değil!)
  • Dört kişi gece karanlığında bir ip köprüden geçmek zorunda. Ancak sadece bir el fenerleri var ve içindeki pil 17 dakika yetecek. Köprü aynı anda iki kişiden fazla taşıyacak kadar sağlam değil ve el feneri olmadan geçmek için çok tehlikeli. Her kampçının geçiş hızı da farklı. Bir 1 dakikada, diğeri 2 dakikada, diğeri 5 ve en yavaşı 10 dakikada geçebiliyor. Nasıl olur?
  • Bir partidesin. Sen ve arkadaşınla birlikte 10 kişi var. Arkadaşın seninle aynı gün doğmuş her kişi için 1 dolar vermek üzere bahse giriyor. Ama bulamadıkların için de 2 dolar alacağını söylüyor. Bu bahse girer miydin?
  • Dünyada kaç piyano akortçusu var?
  • Aynı boyda sekiz topun var. Hepsi aynı ağırlıkta ancak bir tanesi biraz daha ağır. Bir terazide sadece iki defa tartarak hangi topun daha ağır olduğunu nasıl bulabilirsin?
  • 5′ten 1′e doğru azalan rütbelerle beş korsanın var. En rütbeli korsan toplam 100 altının nasıl bölüşüleceğine karar verme hakkına sahip. Ancak diğerleri de onun kararına oy veriyor ve yarısından azından oy alırsa öldürülüyor. Kendi payını en fazla tutup hayatta kalması için nasıl bir paylaşım yapmalı? (İpucu: Korsanlardan biri altının yüzde 98′ini alır)
Nasıl? Umut vaad ediyor musunuz bari?

Amazon’da çalışmak

Bahsetmeme gerek var mı bilmiyorum; Amazon dünyanın en büyük e-ticaret sitesi. İlk değil ama ilklerden biri. Kitap, CD ve DVD ile başlayan yolculuğunda bugün aklınıza gelecek neredeyse her şeyi raflarına yerleştirmiş durumda. Hakkında yazacak çok şeyim var ama bu yazıda konumuz o değil.


Amazon’un sevkiyat depolarından sadece biri.
Amazon’da işe başvuranlara sorulanlara Business Insider blogunda denk gelince arşivime eklemek istedim.
Kendinizi deneyin bakalım. Yanıtlarınızı yorumlarda beklerim.
  • CEO’muzu tanıyor musun? İsmini nasıl telaffuz edersin?
  • Mars’ta olsaydın sorunlarını nasıl çözerdin?
  • Birinden özür dilemek zorunda kaldığın son durumun öyküsünü anlat.
  • Karşılaştığın en zor durum neydi ve nasıl çözdün?
  • E-kitaplar sence nasıl fiyatlandırılmalı?
  • En zor müşterin kimdi?
  • Şu an saatin kadranındaki akrep ve yelkovanın açısı kaç derece?
  • Samsung, Amazon’da satmak üzere 10 bin adet Galaxy S3 için yüzde 34 indirim veriyor. Sence iyi bir teklif mi?
  • Hayatında yaptığın en büyük hata neydi?
  • En iyi arkadaşının işyerinde hırsızlık yaptığını öğrensen ne yaparsın?
  • Yöneticin, onaylamadığın bir şeyi yapmanı isterse ne yaparsın?
  • İnsan kaynakları senin için ne ifade ediyor?
  • Bir kelimenin tersten okunuşunun da aynı olduğunu nasıl anlarsın?
  • 1 ile 250 arası rakamları biri eksik kalacak şekilde karışık sırada verdik. Eksik olanı nasıl bulursun?
  • Haftada 4 gün 10 saat ayakta çalışmak ister misin?
  • 10 bin ürünü yanlışlıkla hatalı adrese yollasan ne yapardın?
  • Bir müşteriye wi-fi teknolojisini nasıl anlatırsın?
Nasıldı? Şimdi evinize dönün. Onlar size haber verecek ;)